Tüm metal ve alaşımlar, metalin etrafını saran çevreyle sürekli bir etkileşim halindedir. Metal atomları, yapı gereği elektronlarını kaybetmeye meyilidirler. Bir metal, deniz suyu gibi elektrolit çözeltisine batırıldığında, elektriksel potansiyel oluşturmaya meyillidirler. İşte metalin bu elektron kaybıyla neticelenen olaya korozyon denir.
Eğer iki farklı metal aynı elektrolit çözeltisi içinde elektriksel olarak etkileşime geçerse, daha aktif olan metal diğerine göre elektronlarını kaybedecek ve neticede korozyona uğrayacaktır. İşte elektronun kaybedildiği ve korozyonun meydana geldiği metale anod, elektronun kazanıldığı metale ise katot denir.
Düz bir metal yapısını düşünün örneğin gemi teknesi, off shore platformu veya jack-up platformlar gibi, elektriksel potansiyelin oluşması için her zaman yeterli farklı metal yapısı vardır. Boya genel olarak koruyucudur ve yüzey üzerinde anodik potansiyelin oluşmasını engeller. Ancak eğer metal yüzeyinde çok küçük bir boyanmamış yüzey varsa burada korozyon meydana gelecektir. Eğer metal olmayan bağlantı varsa mesela gemi teknesi ile bronz dan yapılmış pervane ve şaft donanımı gibi, işte böyle durumlarda otomatikman elektriksel potansiyel oluşmaktadır.
Korozyon, kısaca elektrokimyasal bir olaydır. Korozyon, katodik koruma yöntemiyle engellenebilir ki olayın prensibinde ise şu mantık vardır; korunmak istenen yüzeye elektron gönderilir. Bu yöntemden birisi de ICC (impressed current cathodic protection) yani elktriksel katodik koruma yöntemidir.
ICCP Nasıl Çalışır?
ICCP sistemi, geminin enerjisini alır ve bunu trafo ile doğru akıma dönüştürerek tekne üzerinde strajik noktaya konulmuş olan anod‘a gönderir. Akımın yönü, indüklenmiş anod‘dan deniz suyuna ve deniz suyundan da tekne yapısına doğrusur. İşte bu işlemin başarıya ulaşması için de anod çevresinde yeterli miktarda konumlanmış dielektrik (yalıtkan) kaplamalar olmalıdır. Sistem kendinden kontrollü geri besleme biriminden oluşur ve böylece hangi bölgeye ne kadar elektron geçeceği otomatikman sağlanır.