Deniz yetki alanı mücadelesi, doğal gaz ve petrol kaynaklarının yanı sıra balıkçılık bakımından da kritik öneme sahip. Yüzlerce Türk balıkçı teknesi, hem iç piyasanın ihtiyacını karşılamak hem de ihracat geliri elde etmek için Akdeniz’de rakipleriyle yarışıyor
Tarih boyunca kıyıları medeniyetlere ev sahipliği yapan Akdeniz, hem kültürler hem ekonomi için yayılma ve temas alanı oldu. Bugün doğalgaz ve petrol yatakları sebebiyle yetki alanı tartışmalarının yaşandığı Akdeniz’de balıkçılık ürünleri de önemli bir gelir kaynağı. Çipuradan akyaya, lüferden orkinosa kadar ekonomik değeri olan birçok balık türünün avcılığı bu havzada yapılıyor.
Rekabet de Büyük
Türk balıkçı tekneleri sadece Antalya Körfezi’nde değil, Kıbrıs Adası çevresinde ve Afrika kıyılarına yakın bölgelerde dahi avcılık yapıyor. Büyük balık avında İspanyol ve Maltalı balıkçıların sektörde başı çektiği Akdeniz’de, bu ülkelerle rekabet edebilen tek ülke Türkiye.
Yunanistan’ın savunduğu Seville Haritası (üstte), Türkiye’ye Antalya Körfezi’nde 41 bin kilometrekarelik bir deniz yetki alanı öngörüyor. Ankara, geçtiğimiz ay denizden komşusu olan Libya ile yaptığı anlaşmalar sayesinde Mavi Vatan doktrinini güçlendirdi. Türkiye-Libya Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası (F-E) ardından Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını gösteren harita yayımlandı. (altta)
‘Hakkımızı Savunmazsak Olta Bile Attırmazlar’
“Şayet KKTC ve Libya ile başlattığımız süreçlerden vazgeçersek bırakınız ekonomik faaliyetleri, bize denize girecek kıyı, olta atacak sahil bile bırakmayacaklar.”
Bu sözler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 22 Aralık 2019’da dile getirildi. Cumhurbaşkanı, Gölcük Tersane Komutanlığı’nda Yeni Tip Denizaltı Projesi töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz politikalarının gerekliliğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yunanistan ve onu destekleyen kimi ülkeler, uzunca bir süredir Türkiye’yi adeta denize adım atamaz hale getirmenin hazırlıkları içindeydi. Bizim, kimsenin hakkını gasp etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Ancak ülkemiz artık sinsi veya açık saldırılara karşı kendi hakkını, çıkarlarını koruyabilecek güce, iradeye sahiptir. Ülkemizin KKTC ve Libya ile yaptığı anlaşmalar, uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine ve diğer yerlerdeki benzer örneklere uygundur.”
Kaynak: İTO / Haber – Adem Orhun Kolaj: Osman Kuvvet